Tarım ve İklim Değişikliği Mücadelesi

Tarım ve İklim Değişikliği Mücadelesi

Tarım ve İklim Değişikliği Mücadelesi

İklim değişikliği belki de tarım sektörünün, tüm dünyanın ve insanlığın şimdiye kadar karşılaştığı en büyük zorluktur. Gün geçtikçe daha aşırı, sık ve yıkıcı düzeyde iklim olaylarıyla karşı karşıya kalıyoruz, ancak somut bir eylemde bulunamazsak bu sadece her şeyin başlangıcı olacak.

Özellikle tarım sektörü, en büyük sera gazı üreticilerinden biridir: Öyle ki, atmosferik emisyonların dörtte biri ila beşte birinin tarımsal faaliyetlerden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, sanayinin somut bir dönüşümü olmadan tarımın ve gezegenin geleceği hakkında düşünmemiz mümkün değildir. Bu, bir yandan sürekli büyüyen bir küresel nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve diğer yandan çevre üzerindeki kendi etkisini azaltabilecek daha verimli ve sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesini kapsamaktadır.

Ancak sektör bugün bu durumla başa çıkmak için hangi önlemleri uygulamaya koyuyor?

Özellikle dünya tarımını etkileyen makro temalara ve eğilimlere odaklanan BKT Network formatı Global Trends’in altıncı bölümünün uluslararası uzmanları ve konukları bu konu hakkındaki tüm gelişmeleri ele alıyor. Ayrıca, 22 Nisan’da kutlanan Dünya Günü de anılıyor.

Her şeyden önce, iklim krizi hem küresel olarak koordine edilen stratejilerin benimsenmesini hem de yerel bağlama uyacak önlemlerin uygulanmasını gerektirir. Bu zor bir konudur, çünkü bir ülke için uygun ve etkili düzenleme başka bir ülkede etkisiz olabilir. Ancak, bu konuda yardımcı olabilecek bazı evrensel politikalar vardır, örneğin çiftçilerin çevre ve toprak için sürdürülebilir ve faydalı uygulamaları benimsemeleri için teşvikler verilmesi ve çiftçileri toprak işlemeyi sınırlama ve koruyucu bitkileri kullanma konusunda desteklemek bunlardan bazılarıdır.

Massachusetts Institute of Technology’de enerji, çevre ve tarım alanlarında ekonomist olan John Reilly, şunları söyledi: “Politika ve düzenlemelerin yanı sıra, sektördeki profesyoneller arasında bu konularda farkındalık yaratmak için çok önemli bir araç olan eğitimi de unutmamalıyız. Ayrıca metan emisyonlarının önemli bir kaynağı olduğunu bildiğimiz hayvansal tarım ve hayvancılık konusu da var. Peki bunu nasıl yapacağız? Büyükbaş hayvanların beslenmesini değiştirmek bu emisyonları azaltmaya yardımcı olabilir. Hayvancılık çiftlikleri bir yana, çiftçileri ve topraklarını yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak düşünmek de mümkündür. Tarım arazileri, çiftçilerin yakıt kullanımını dengeleyebilecek hatta bir ülkenin daha geniş çapta enerji ihtiyacına önemli ölçüde katkıda bulunabilecek şekilde güneş paneli veya rüzgar türbini kurmak için kullanılabilir. Azotlu gübrelerin sınırlanması ve daha verimli bir şekilde kullanılması da önemlidir, böylece atmosferdeki azot oksit emisyonları da azaltılır. Bu bağlamda, hassas tarım ve yeni teknolojiler, profesyonellere bu gübreleri doğru zamanlarda ve doğru miktarlarda kullanarak ölçüm, doğrulama ve sonunda müdahale etme işlemleri için daha uygun araçlar sağlayarak gerçekten bir fark yaratabilir.”

Olağan dışı hava olayları, bugün tarımı en çok etkileyen iklim değişikliğinin etkilerinden biridir. Örneğin, yaz dönemlerinde uzun süreli kuraklıktan, sağanak yağmurdan ve şiddetli dolu fırtınalarından bahsediyoruz.

Ülkeler ve çiftçiler bu olaya nasıl tepki veriyor?

İtalya’ya dair bu konuda bir bakış açısı sunan Avrupa Tarım Gazetecileri Ağı başkanı, gazeteci Lisa Bellocchi şunları söylüyor: “Kamu finansmanının yardımı sayesinde, İtalya’daki kuraklığa karşı yüksek teknolojili sulama sistemleri geliştirildi, bu da su kullanımının yarıya indirilmesini ve doluya karşı koruyucu ağların kurulmasını mümkün kılıyor. Önde gelen üniversitelerle iş birliği içinde, daha az su gerektiren ve daha yüksek sıcaklıklarda yetişen yeni tohum çeşitleri geliştirilmiştir. İtalya’nın üç farklı alana odaklanarak iklim değişikliği ve tarıma etkileri ile mücadele etmeye karar verdiğini söyleyebiliriz: teknoloji kullanımı, çiftçilerin eğitimi ve yağmur suyunu depolamak için projelerin geliştirilmesi. Teknoloji, şu anda yapım aşamasında olan taşma havzaları, havuzlar ve depolama havzalarından oluşan bir ağ aracılığıyla depolanabilen suyun makul bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Eğitime gelince, İtalya, 12 Avrupa ülkesinden çiftçileri ve üniversiteleri içeren önde gelen bir proje olan Fields’ı koordine ediyor. Ulusal İyileşme ve Dayanıklılık Planı’ndan 1,5 milyar Euro’luk finansman da yolda ve sadece tarım-iklim-çevre ile ilgili projeler için kullanılacak.”

 “Canale Emiliano Romagnolo” Sulama İdaresi’nin bir parçası olan İtalyan araştırma merkezi “Acqua Campus” bünyesinde araştırmacı olan Francesco Cavazza da araya girerek, İtalyan tarımı hakkında ilginç gözlemler ve bilgiler sağlıyor ve özellikle su ve sulama konusuna dair analizleri aktarıyor: “Acqua Campus, tarım alanında faaliyet gösteren şirketlerde inovasyonun geliştirilmesi ve aktarılması için çalışan son teknoloji ürünü bir merkezdir. Ancak, sadece yeni teknolojiler hakkında araştırma yapmıyoruz, aynı zamanda iklim ve kaynaklar, yağış, yeraltı suyu, toprak nemi ve çok daha fazlası hakkında farklı parametreleri gözlemleyip inceliyor ve izliyoruz. Son zamanlarda yağış ve yağışın tarıma etkisi hakkında bir çalışma gerçekleştirdik. İtalya’nın kuzeydoğusundaki Emilia-Romagna bölgesini göz önünde bulundurduğumuzda, yağışların sıklık açısından pek fazla değişiklik göstermediği ancak miktar olarak yılın belirli dönemlerinde çok daha yoğunlaştığını ve bu nedenle yaz aylarında kuraklık sorunları oluşturduğunu gördük. Sadece bununla kalmayıp bu olayın aynı zamanda nitrat ve fosfatların toprağa sızması sorunlarına yol açtığını gözlemledik. Bu sorunun üstesinden gelmek için, örneğin organik gübre kullanımı ile ürünlerin gübrelenmesini iyileştirerek, besin kaybını önlemek için gübreleme yaparak ve koruyucu bitki gibi iyi uygulamalar kullanarak bu duruma müdahale etmek mümkündür. “

İtalya’dan İrlanda’ya. İrlanda Tarım ve Gıda Geliştirme Kurumu Teagasc (“Chògazz”) Kılavuz Programı Projesi Başkanı Tom O’Dwyer şunları söyledi: “İrlanda’da Hükümet, İklim Eylem Planı aracılığıyla, sektöre özgü hedefler belirleyerek 2050 yılına kadar sıfır emisyon taahhüdünde bulunmuştur: Bu hedef, ulaşımdan enerji endüstrisine hepsini kapsamaktadır, elbette aynı şey tarım için de geçerlidir. Kılavuz Programı tam olarak bu hedefe yönelik ilerlemektedir. Bu program, İrlanda tarım sektöründeki sera gazı emisyonlarını azaltmayı, sürdürülebilir teknolojilerin ve iyi uygulamaların benimsenmesi için eğitim ve destek yoluyla tarım endüstrisindeki çiftçilere ve profesyonellere doğrudan destek sağlamayı amaçlayan bir programdır. Bugün sektördeki büyük dernekler ve kuruluşlar ve referans kurumlar da dahil olmak üzere 50’den fazla ortak tarafından desteklenen bir girişimdir ve İrlanda’nın kendi belirlediği sıfır emisyon hedeflerine ulaşmada etkili olacaktır. Teagasc, örneğin çiftçileri daha az azot dioksit içeren gübreler kullanmaya teşvik ederek, sektörün çevre üzerindeki etkisini azaltmak için çeşitli önlemler üzerinde çalışmaktadır.

 

Bunları da beğenebilirsin
yorum Yap