Kuraklık ile mücadelede su kaynaklarının temiz tutulması önemli

Çölleşme ve kuraklık Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkenin en önemli sorunlarından biri. Özellikle az yağışlı geçen yaz ayları bu konudaki sorunların alarm seviyesine yükselmesine neden oluyor. Resmi verilere göre 1991-2020 arası yaz mevsimi yağış ortalaması 64 milimetre olarak kaydedildi. Orman yangınları, tarımdaki verimliliğin düşmesi ve içilebilir su kaynaklarının azalması yaz döneminde öne çıkan en önemli sorunlardan. Kuraklık ve çölleşme ile mücadele için arazi kaynaklarının verimli kullanılması ve su kaynaklarının doğru yönetimi başlıca yöntemlerden. Kişi başına düşen 1.519 m3 ile Türkiye su stresi çeken bir ülke olarak tanımlansa da, kaynaklar doğru yönetilmezse 2030 yılında su fakiri ülkeler sınıflandırmasına girilmesi olası görünüyor.

Büyük bölümü yarı kurak iklim alanlarında bulunan tarım arazilerinin yanlış yöntemlerle sulanması ve atık suların yeterli ölçüde yeniden kullanılmaması su kaynaklarını fakirleştiren başlıca nedenler. Evsel atıklar ve zirai ilaç kullanımı da yerüstü ve yeraltı sularını kirleten etkenler olarak kullanılabilir suya ulaşmayı giderek güçleştiriyor. Bugün Türkiye’de bir kişi duş, bulaşık, yemek ve içmek için günde ortalama 200 litre su kullanırken hanelerin %42,6’sına güvenilir içme ve kullanma suyu ulaşamıyor.

su

İyi kalitede arıtılan suların yeniden kullanıma kazandırılması insan ve çevre sağlığını korumak için şart

Atık su en basit tanımıyla kullanılmış su anlamına geliyor. Atık sular; evsel (tuvalet, lavabo, duş, çamaşır ve bulaşık makinesi vb.), endüstriyel (üretim, temizlik ve diğer faaliyetler) ve sızıntı suları (kanalizasyon sistemi) olarak üçe ayrılıyor. Resmi rakamlara göre Türkiye’de 2020 yılında 5 milyar m3 atık suyun 4.4 milyar m3’ü atık su arıtma tesislerinde arıtıldı. Arıtılan atık suyun %46,4’ü akarsuya, % 42.8’i denize, % 3’ü baraja, % 1,2’si göl-gölete, %0,3’ü araziye ve % 6,2’si diğer alıcı ortamlara deşarj edildi. Belediyeler tarafından arıtılan atık suyun yalnızca %1,6’sı sanayi, tarımsal sulama gibi alanlarda yeniden kullanıldı. İnsan ve çevre sağlığının korunması açısından ise iyi kalitede arıtılan suların yeniden kullanıma kazandırılması büyük bir önem taşıyor.

Su seviyesi değişimi için erken uyarı sistemi

Derslerde aldıkları bu bilgilerle söz konusu soruna çözüm üretmek amacıyla İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Beylerbeyi Anaokulu, İlkokulu ve Ortaokulu ‘’Deniz Kirliliği’’ adında bir proje geliştirdi. Proje kapsamında yapılan çalışmalarda ortaokul 7.sınıf öğrencisi Oğuz Akar, Su Kirliliğini Erken Fark Etme ve Uyarı Sistemi (Water Pollution Early Detection and Warning System) isimli proje ile endüstriyel atıklar ve erken uyarı sistemi üzerinde çalıştı. Öğrenci projesinde İstanbul’un kullanılabilir su kaynağı Ömerli Barajı başta olmak üzere İstanbul Boğazı ve Göksu Deresi gibi diğer su örneklerinde de gerçekleşen, oksijen ve sıcaklık gibi değerlerin olağandışı değişim sonuçlarını erken uyarı sistemi ile yerel yönetimi bilgilendirmeyi amaçladı.

Ortaokul öğrencisine uluslararası yarışmadan ‘’Altın Madalya’’

Öğrenci Akar projesiyle Indonesian Young Scientist Association (IYSA), PGRI Mahadewa Üniversitesi Bali, Mühendislik Fakültesi Diponegoro Üniversitesi ve BUCA IMSEF iş birliğiyle gerçekleştirilen Uluslararası Gençlik Bilim Fuarı Yarışmasına (Youth International Science Fair) katılarak çevrimiçi sunumunu ve savunmasını gerçekleştirdi. Öğrencinin projesi Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İtalya, Güney Kore, Vietnam, İran, Malezya, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Porto Riko, Tayland, Filipinler, Kırgızistan, Endonezya, Azerbaycan, Brezilya, Meksika’dan katılan öğrencilerin projeleri arasından sıyrılarak ortaokul düzeyinde altın madalyaya layık görüldü birinci oldu.

İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Türkiye’nin ve dünyanın geleceğine aktif katkıda bulunmaya hazır genç aydınlar yetiştiriyor

İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları, 250 yıllık köklü geçmişi ile dünyanın en eski teknik üniversitelerinden İstanbul Teknik Üniversitesi ailesinin bir parçası olarak, 2000 yılında, İTÜ Ayazağa Yerleşkesinde kurulmuştur. Bugün, İstanbul’da Maslak ve “Erken Müzik Eğitimi” sertifikası sunan Mini Konservatuvarın yer aldığı Beylerbeyi Kampüsünün yanında, franchising sözleşmesiyle de İzmir’de; anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde toplam 2395 öğrenciye eğitim verilmektedir.

Okullar; bireysel farklılıklara saygılı ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda zenginleştirilmiş akademik programı ile; Türkiye’nin ve dünyanın geleceğine aktif katkıda bulunmaya hazır, özgürlüklere ve insan haklarına saygılı, meraklı, hoşgörülü, genç aydınlar yetiştirmek için çalışmaktadır. Okulun mezunları Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen üniversitelerinde eğitimlerine devam ederken; bilimden, sanata, girişimcilikten spora pek çok alanda önemli başarılara da imza atmaktadır. 9 branşta faaliyet gösteren İTÜ GVO Spor Kulübü bedenen ve zihnen sağlıklı bireyler yetiştirmenin yanı sıra etik değerleri yüksek, örnek insanî becerilere sahip sporcular yetiştirmeyi hedeflemektedir.

 

Bunları da beğenebilirsin
yorum Yap