Bu yıl 23. kez kapılarını açacak olan dünyanın en büyük örtü altı tarım fuarı GROWTECH.ANTALYA, sektörün sürdürülebilirlik, teknoloji entegrasyonu ve iklim değişikliğine uyum alanlarındaki dönüşümünde stratejik bir rol üstlenecek. 125’ten fazla ülkeden ziyaretçisini ağırlamayı hedefleyen fuar bu yıl, son teknolojik gelişmeleri keşfetme, yeni iş ortaklıkları kurma ve global tarım trendlerini yakından takip etme fırsatlarını tek çatı altında sunmaya hazırlanıyor.
Tarımda “Su” Bilinci Her Zamankinden Daha Önemli Hale Geldi
Bu yıl da GROWTECH.ANTALYA’da yer alacak olan Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD) Genel Sekreteri Nuri Göktepe, küresel ısınmanın etkilerinin arttığı bu dönemde, tarımsal sulamanın önemine dikkat çekerek, suyun verimli kullanımını teşvik edecek çalışmalarını ön plana çıkaracaklarını vurguladı: “İklim değişikliği ve artan gıda talebiyle birlikte, tarımda suyun doğru ve verimli kullanımı her zamankinden daha kritik bir hale geldi. Falkenmark İndikatörü’ne (su kıtlığı indeksi) göre yılda kişi başına düşen su miktarının 1.700- 1.000 m³ arasında olduğu ülkelerin veya bölgelerin ‘su stresi’ riskiyle karşı karşıya olduğu göz önünde bulundurulduğunda; İstatistik Kurumu (TÜİK) nüfus senaryolarından hareketle Türkiye’nin de yakın gelecekte bu risk grubu içerisinde yer aldığını belirtmek gerekir. Diğer yandan, iklim değişikliğine bağlı olarak havzalarımızdaki su varlığının değişimine yönelik projeksiyon çalışmaları da Türkiye’de su varlığının % 25’e varan oranlarda azalabileceğini göstermektedir. Bu durumda 25 yıl kadar yakınlıkta, kişi başına düşen su miktarının sadece 802 m³ olacağı öngörülmekte ve her birimize önemli sorumluluklar düşmektedir.”
Günümüzde tarımsal sulamada kullanılan 44 milyar metreküp suyun %68’inin halen vahşi sulama yöntemleriyle israf edildiğini belirten Göktepe:
“Yıllık en az 15 milyar metreküp su kaybına neden olan yöntemler devam etmekte. Kayıp ve kaçaklarla birlikte bu miktar 20-22 milyar metreküpe kadar çıkabilmekte. Bu noktada, BASUSAD olarak suyun dörtte üçünün tarımsal sulamada kullanıldığı gerçeğine özellikle dikkat çekiyor, basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılmasının hayati önem taşıdığını vurgulayan bir rol üstleniyoruz. İlk yılından bu yana yer almayı önemsediğimiz GROWTECH.ANTALYA’da bu yıl da yer alarak, hayati önem taşıyan bu sistemlerin ülke genelinde yaygınlaştırılmasına dair kamuoyu bilincini artırmayı hedefliyoruz”
Bu alanda üstlendikleri rolün altını çizen Göktepe ayrıca, Kırgızistan, Türkmenistan gibi Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere basınçlı sulama sistemleri konusundaki kamu kurumlarına danışmanlık hizmeti veren ve üyeleri ile aralarında köprü görevi üstlenen BASUSAD olarak, sektörün toplam satış gelirlerinin yıllık yaklaşık 1 milyar USD olduğuna ve bu rakamların da %25’e yaklaşan önemli bir kısmının ihracat kaynaklı olduğunu da belirtti.
Türkiye Tohum Sektöründe Önemli Bir Rol Oynuyor
Türkiye Tohumcular Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler ise tarım sektörüne dair güncel başlıklara değinerek, GROWTECH. ANTALYA’ya katılım hedeflerinden söz etti:
“Küresel ısınma, salgın hastalıklar ve dünyada yaşanan sosyo-ekonomik değişimler “gıda milliyetçiliği” kavramını ve dolayısıyla sektörümüzü giderek daha fazla ön plana çıkarıyor. Türkiye bu bağlamda, özellikle de stratejik tarım ürünlerine yönelik yerel tohum üretimini teşvik eden rolünü her geçen gün artırmaya devam ediyor. Türkiye olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın destekleri, tohum üreticilerinin teşvik edilmesi ve tarımsal AR-GE çalışmalarının hızlandırılmasıyla, dışa bağımlılığımızı azaltarak küresel piyasalarda rekabet gücümüzü artırmaya devam ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. 2023 yılı itibarıyla %47 dış ticaret fazlası elde ederek, 472 milyon dolar ihracat başarısı yakalayan bir sektör konumundayız. Türkiye Tohumcular Birliği olarak alt birliklerimizin de desteğiyle, eğitim faaliyetleri, AR-GE çalışmaları ve özel projelere yoğunlaşarak sektörün gelişimine katkı sunmaya devam ediyoruz. GROWTECH.ANTALYA’da ise geleceğimiz için hayati öneme sahip bu sektörün önemini bir kez daha vurgulayacak, yerli ve yabancı paydaşlarımızla bir araya gelerek sektörümüze rehberlik sunmaya devam edeceğiz.”
Yerli tohuma dair çalışmalar sayesinde, talebin gelecek yıllarda artacağını da belirten Güler,
“Türkiye, özellikle ayçiçeği, mısır, pamuk, buğday ve domates gibi sebze tohumlarında önemli ihracat başarıları elde etmektedir. Özellikle domates, biber ve patlıcan gibi sebzelerin hibrit tohumlarına yurt dışından yüksek bir talep söz konusudur. Yerli üretimin teşvik edilmesi ve kaliteli tohumların geliştirilmesi sayesinde, 2024 yılı itibarıyla ihracat rakamlarının daha da artması beklenmektedir. Ayrıca, tahıl ve baklagil tohumlarında da ihracatın yükselmesi öngörülmektedir. Türkiye’nin iklim ve toprak koşullarına uygun, verimli ve dayanıklı tohumların üretimi, küresel pazarda rekabet avantajı sağlamaktadır. AR-GE çalışmalarının katkısıyla yeni çeşitlerin geliştirilmesi, ihracat potansiyelimizi daha da artıracaktır. Türkiye, bu alanda önemli bir oyuncu olma yolunda ilerlemektedir” görüşlerini belirtti.
GROWTECH.Antalya’nın ulusal ve uluslararası alanda sektörün gelişimi için önemli bir platform sunduğunu vurgulayan Fuar Direktörü Engin Er, “23 yıldır başarı ivmesini her geçen yıl yükselttiğimiz fuarımızın, temel taşları arasında paydaş ekosistemimiz yer alıyor. Her yıl önde gelen sektör liderlerinin rehberliğinde ve sektörel iş birliklerinin hızla geliştirmeye odaklandığımı platformumuzda, geniş bir yelpazede fırsatlar sunmaya devam ediyoruz. Tüm paydaşlarımızla birlikte, tarım sektöründeki dönüşüme katkıda bulunmayı ve daha sürdürülebilir bir gelecek için çözümler üretmeyi amaçlıyoruz” görüşlerini belirtti.
GROWTECH. ANTALYA Sürdürülebilirlik Programı
Sürdürülebilirlik, tarım sektörü için giderek daha önemli hale gelirken, GROWTECH.Antalya bu alandaki katkılarını da artırıyor. Fuarın kapsamlı programında yer alan uluslararası konferanslar, katılımcılara yeni bilgi ve bakış açıları sunarak, sektörel farkındalık ve sorumluluğun artırılmasına da önemli bir katkı sağlıyor. Fuar Direktörü Engin Er, bu konuda katılımcıları teşvik etmek için bir dizi sürdürülebilirlik odaklı uygulamayı da hayata geçirdiklerini belirtti. Er, “Katılımcılarımızın çevre dostu stantlar kullanarak, stand tasarımlarını tekrar kullanılabilir şekilde planlamalarına önem veriyoruz. Stantlarında enerji tasarruflu LED aydınlatma kullanmalarını ve gün sonunda elektrikli ürünleri kapatmalarını istiyoruz. Kağıt broşürlerin kullanımını azaltmak amacıyla dijital platformları tercih etmelerini destekliyoruz; baskı gerektiğinde ise geri dönüşümlü ve sürdürülebilir sertifikalı kağıtlar kullanmalarını öneriyoruz. Promosyon ürünlerinde ise çevresel özelliklere sahip, uzun ömürlü ve yerel tedarikçilerden temin edilen ürünleri tercih etmelerini teşvik ediyoruz.”