Gıda sektörünün geleceği ve sürdürülebilirliği konuşuldu

Gıda ve ilaç sektörüne dair dünyada ve ülkemizdeki en son gelişmeler, yenilikler ile sektöre dair gündemdeki konuların alındığı panelde konuşmacılar özellikle eğitimin yetersizliği, sürdürülebilirlilik konusunun gerekliliği ile yatırımların dünya beslenme alışkanlıklarına göre yapılması konusunda görüş birliğine vardı.

Panelde konuşan Aromsa Genel Müdürü Murat Yasa, eğitim sisteminin yetersizliğine değinirken, Gıda Bileşenleri ve Geliştiricileri Sanayicileri Derneği(GIDABİL) 2. Başkanı ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkan Vekili Rint Akyüz ise en önemli sorunun gıda güvencesi olduğunun altını çizdi. Dünyada beslenme alışkanlıklarının değiştiğini söyleyen Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD) Yönetim Kurulu Başkanı Samet Serrtaş ise Türkiye’de yatırımların beslenme trendlerinin takip edilerek yapılması gerektiğini savundu. BASF İlaç Çözümleri Türkiye, Orta Doğu, Rusya ve Afrika Satış Direktörü Tanju Cepheli ise Türkiye’deki ilaç pazarının gelişmekte olduğunu ve BASF için Türkiye’nin, Avrupa organizasyonunda çok önemli bir Pazar olduğuna dikkat çekti.

İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen “Life Sciences Ingredients” konsepti çatısı altında birleşen ve eş zamanlı olarak düzenlenen “Uluslararası Gıda, Beslenme Bileşenleri, Hammaddeleri ve Teknolojileri Fuarı-Food & Nutritional Ingredients”, “Uluslararası İlaç Bileşenleri, Hammaddeleri ve Teknolojileri Fuarı-Pharmaist” fuarları kapsamında gerçekleştirilen panelde Aromsa Genel Müdürü Murat Yasa, Gıda Bileşenleri ve Geliştiricileri Sanayicileri Derneği(GIDABİL) 2. Başkanı ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkan Vekili Rint Akyüz, Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD) Yönetim Kurulu Başkanı Samet Serrtaş, BASF İlaç Çözümleri Türkiye, Orta Doğu, Rusya ve Afrika Satış Direktörü Tanju Cepheli konuşmacı olarak yer aldı.

Potansiyel var ama güce çeviremiyoruz

Yurt dışından gelen çok uluslu firmaların gıda katkı maddeleri, aromalar gibi katma değeri olan ürünleri yurt dışından getirmeyi tercih ettiklerini belirten Aromsa Genel Müdürü Murat Yasa, “Türkiye’de bu anlamda bir potansiyel var ama bunu kinetiğe çeviremiyoruz. Bunu ülkeye yararlı bir hale getiremiyoruz. Bir potansiyel var ama güce çeviremiyoruz.” dedi.

Özellikle eğitim konusuna değinen Yasa, “Şu an 10 bin işsiz ziraat mühendisi bulunuyor. Devlet bunları çiftçiyi, halkı eğitmek için kullanabilir. Çiftçi nasıl ilaçlama yapmalı, miktarlar neler olmalı konusunda bilgilendirilebilir. Bu anlamda Türk eğitim sistemi belli bir standarta getirilmeli, eğitim seviyesi yükseltilmeli.” açıklamasında bulundu. Aromsa için sürdürülebilirliğin önemli olduğuna değinen Yasa, firma olarak karbon izini küçülttüklerini, çevreyi kirletmemek için çalıştıklarını ve çalışanlarının bu konuda çok dikkatli davrandıklarını kaydetti.

Plan ve öngörülere ihtiyacımız var

Gıda konusunun en önemli sorununun gıda güvencesi olduğunu söyleyen Gıda Bileşenleri ve Geliştiricileri Sanayicileri Derneği(GIDABİL) 2. Başkanı ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkan Vekili Rint Akyüz, “2050 yılında dünya nüfusu 9-10 milyar olacak. Tarım ve sanayi birbirine entegre olmalı yoksa kalkınma şansınız olmaz. Tarımı üretime entegre edemezseniz başarılı olamazsınız. Türkiye konum itibari ile kendi bölgesine hizmet edebilecek durumda. Bunu sürdürülebilir hale getirirseniz çok şansımız var demektir. Ayrıca teknolojik bağımsızlık lazım. Bence Türkiye gıda sektörü diğer sektörlerin önüne geçecektir. Ancak bunun için plan ve öngörülere ihtiyacımız var. Ben yatırım yaptığım zaman şartların 5 yıl devam edeceğini bilmeliyim” şeklinde konuştu.

Gıda güvenliğindeki en büyük engel merdiven altı üretim

Akyüz, “Biz ülke olarak şu an ithalatın iki katı ihracat yapıyoruz. Bu 2000 ylından beri böyle. 12 milyar dolar ihracatımız bulunuyor.500 milyar dolar ambalajlı gıda üretimimiz var. AB’de 1 trilyon avro yani AB’nin yüzde 10’uyuz. Türkiye’de gıda sektöründe 500 bin kişi çalışıyor. Bugün büyük şirketlerin GSMH’ya katkısı yüzde 50’nin üzerinde. Bu yüzdeyi iki şirket yapıyor.“ açıklamasında bulundu.

Türkiye’de gıda sektöründe en büyük tehlikelerden birinin kayıt dışı üretim olduğunu vurgulayan Rint Akyüz, “Gıda güvenliğinin sağlanmasında ki en önemli ve büyük engel merdivem altı altı dediğimiz üretimler. Bunun ne kadar olduğunu bilmek mümkün değil ama neredeyse yarı yarıya olduğunu tahmin ediyoruz.” dedi. Rint Akyüz ayrıca Türkiye’de pestisit ve aflotoksinin önemli bir sorun olduğunu dile getirerek bunun önüne geçilmesinin gerekliliğinin altını çizdi.

Yatırımları, trendleri takip ederek yapmalıyız

Türkiye’nin beslenme alışkanlıkları açısından muhafazakar bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği (GTBD) Yönetim Kurulu Başkanı Samet Serttaş, dünyadaki beslenme alışkanlıklarının değiştiğini ifade ederek, “Trendleri geriden takip ediyoruz. Artık sağlıklı yaşam için bitkisel beslenme ön planda. Vejetaryen beslenme oranlarında yüzde 20-25 artış görülmekte.Türkiye’de bu alanda yol katedebilir, bitkileri kullanarak konsantre ürünler üretebiliriz. Vejetaryen beslemenin yanında bir diğer popüler olan da bağırsak sağlığı.Kefir ve yoğurt biz buna hiç yabancı değiliz. Ancak bu anlamda ciddi yatırımlar gerekiyor. Yatırımları trendleri takip ederek yapmamız lazım” uyarısnda bulunurken diğer bir popüler olanın obezite ile mücadele olduğunu dile getirdi. Serttaş ayrıca mevzuat ve gıda yasalarının dış dinamiklerden farklı olarak ele alınması halinde trenin kaçabileceği benzetmesinde bulundu.

Türkiye’de ilaç pazarı gelişmekte

BASF olarak Türkiye’deki ilaç pazarının gelişmekte olduğunu ve kendileri içinTürkiye’nin, Avrupa organizasyonunda çok önemli bir pazar olduğunun altını çizen BASF İlaç Çözümleri Türkiye, Orta Doğu, Rusya ve Afrika Satış Direktörü Tanju Cepheli “Türkiye ilaç pazarı dünyada 16. sırada yer alıyor. Pazara yönelik yerli ve yabancı firmalarla iş birliğimizi arttırmak, AR&GE çalışmalarına destek vermek, BASF’nin ilaç sektörü için ürettiği inovatif çözümleri ve ürünleri iş ortaklarımız ile paylaşmak ve geliştirmek istiyoruz. Türkiye, ilaç sanayisi jenerik bir pazar, bu da pek çok fırsatı beraberinde getiriyor. Özellikle yerli ilaç firmalarının AR&GE süreçleri çok önemli çünkü her bir ilaç araştırma ve geliştirme ile gelişmektedir. Bir ilacın geliştirilmesi uzun bir süreç, takribi 2 ile 5 yıl arasında sürebiliyor. Biz müşterilerimizin AR&GE departmanları ile iç içe çalışıyoruz. Ürün geliştiriyoruz. Yurt dışındaki laboratuvarlarımızı kullanarak destek veriyoruz.Devamlı müşterilerimiz ile iş birliği içerisinde projelerini takip ediyoruz ve projelerine değer katmak için birlikte çalışıyoruz. Uluslararası firmalar ile BASF olarak iş birliğimiz var. Bunlar da kendi AR&GE merkezlerinde ve Türkiye’deki teknoloji transfer laboratuvarlarında işbirliklerimiz devam ediyor.” şeklinde konuştu.

Bunları da beğenebilirsin
yorum Yap