Bal üretiminde dünya genelindeki payı %6, çam balında ise %90 ile dünya lideri konumunda olan Türkiye’de bal ve arıcılık sektörü hızlı büyümeyi sürdüren, lokomotif sektörlerden biri olarak ön planda yer alıyor. Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği, değişen iklim koşullarına bağlı olarak gerçekleşen sel felaketleri başta olmak üzere birçok sorunla karşı karşıya olan bal ve arıcılık sektörünün 2017 yılındaki durumuna ilişkin gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Yapılan araştırma sonucunda, elde edilen en tehlikeli bulgu olarak çevresel faktörlerden kaynaklı kirliliğin arılar üzerindeki etkileri tespit edildi. Raporda, arıların kirliliğin devam etmesi durumunda toplu arı ölümlerine neden olabileceğine de yer verilerek; “Arıcılarımız bu konuda bilgilendirilmelidir” uyarısında bulunuldu.
Düzce ve İstanbul başta olmak üzere birçok kentte iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan mevsimsel değişimlerin, sel felaketlerinin de arıların ölümünde önemli etken olduğunun belirtildiği raporda, arıcıların piyasada ruhsatlı ilaç bulamaması ve ekonomik sebeplerle kaçak ve ucuz uygulamalara yönelmesinin de arıların ölümünde etkili olduğuna dikkat çekildi.
Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği’nin talebiyle Hacettepe Üniversitesi Arı Sağlığı Laboratuarı ekibinin 27-30 Mart 2017 tarihleri arasında sırasıyla; Kastamonu, Bartın, Karabük, Zonguldak, Düzce, İstanbul ve Kırklareli illerinde yaptığı arazi çalışması sonucunda 2017 yılı kış sonunda yaşanan yoğun arı ölümlerinde tek bir neden olmadığı ancak önlem alınmazsa iklim değişikliğine bağlı yaşanan sel felaketleri, kirlilik gibi nedenlerden toplu arı ölümlerinin yaşanabileceği tespit edildi. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Arı Sağlığı Laboratuarı’nda ergin ve yavru arı hastalıkları Nosema türü, spor sayısı, şeker-tuz kristali, besin kalıntısı, maya, bakeri vb. açısından incelenen ve her il için gözlem, anemyaz, analiz sonuçlarına göre hazırlanan raporda 2018 yılı için alınması gereken önlemlere de yer verildi.
2017 yılında yaşanan yoğun arı ölümlerinin sebebleri şöyle:
1- Ülkesel bazda sonbaharın kurak geçmesi, arının yeterince nektar ve polen toplatamamasına bağlı kovan içi genç nesil oluşturamaması dolayısıyla yaşlı arının ömrü kışı bitirmeye yetmemiştir.
2- Kışın uzun ve soğuk geçmesi, genç nesil dahi olsa arının uzun süre uçuşa çıkamamasına ve besin kıtlık-açlık ile karşılaşmasına sebeb olmuştur.
3- Her yıl yaşanan kronik sorunlardan olan kışlatma problemleri (kovan içi nem, havalandırma yetersizliği) kışın süresinin artmasıyla sekonder faktör olarak ölümleri tetikleyici rol oynamıştır.
4- Arıcılarımızın piyasada ruhsatlı ilaç bulamaması ve ekonomik sebeplerle kaçak ve ucuz uygulamalara yönelmesi arılarda toksit etki sonucu ölümlere sebebiyet vermiştir. Arı barsaklarındaki bakteri dinamiği, ilaçlarda yanlış kullanım, doz aşımı ve zehirlenmede bu yıla ait anlamlı bir fark olduğunu gözler önüne sermektedir.
5- Zirai ilaçlamalar konusunda arıcıların değil, diğer çiftçi gruplarının bilinçlendirilmemesi nedeniyle zirai ilaç uygulamaları yüzünden de ölümler mevcuttur, ancak bu yıla ait veriler her yıl yaşanan vaka sayısından belirgin bir farka sahip değildir.
6- Kışın uzun, yoğun ve soğuk geçmesi, sanıldığının aksine Nosema cerenae bulgularını minimuma indirgemiştir. Soğuk ve uzun uygulamaların Nosema cerenae üzerindeki %90’a varan öldürücü etkisi yapılan deneylerle de kanıtlanmıştır. Laboratuvar analiz sonuçlarında da yüksek Nosema enfeksiyonuna bağlı ölümlerde baskın olarak Nosema apis’in yer aldığı görülmektedir. N.apis özellikle soğuk ve nemli hava koşullarını üreme ortamı olarak tercih ettiğinden, cerenae ekisi zayıflarken yoğun apis etkisiyle karşılaşılmıştır. Ancak bazı bölgelerde ise apis’in yavaş ve kronik seyri nedeniyle tedavi uygulama gereksinimi duyulmaması, bunun yanında soğuk nedeniyle kovanların uzun süre kontrol edilememesi, Nosema apis enfeksiyonu nedeniyle ölümlere sebebiyet vermiştir.
7- Arıcılarımızın hem Nosema’ya hem Varroa’ya karşı bitkisel karşımlar hazırlamaları, doz tayinini kendilerince yapmaları, kovan uygulamalarında değişik metodlar denemeleri de birçok arı ölümüne sebep olmaktadır.
Bal Üretiminde Mevsimsel Değişim ve Kirlilik Tehditi!
2018 yılı için alınması gereken önlemler ise sırasıyla:
1- Arıcılığın ezberlediğimiz mevsimlere göre değil, değişen mevsimlerin meteorolojik verilerine göre yapılması sağlamaya yönelik il bazında mevsimsel uyarıların zamanında yapılmaması, sonbahar kuraklığına karşı polen takviyesi, uzun kış ihtimali dahilinde kuluçkadaki bal durumunun tayini ve/veya erken sonbaharda kek kullanımı konusunda İl Birlikleri arıcılara devamlı rapor gönderilmelidir.
2- TAB tarafından ülkemizdeki kışlatma alanlarına dair bir strateji planı oluşturulmalıdır. Kışlatma koşulları açısından salkım oluşturulması için soğul, hastalık olmaması için nemsiz ortam önerilirken, arıcılarımızın kışlatma alanları olarak sahil bölgelerine yönlenmelerinin önüne geçilmelidir. Bu durum aynı zamanda kıyı kesimde erken ilkbaharda hızla gelişen koloninin, sabit bölgesine geri dönüşte birden çökmesi ya da gerilemesine sebep olmakta aynı zamanda kolonileri hastalıklara da açık hale getirmektedir.
3- Arıcılarımız Varroa’ya karşı ruhsatlı ilaçlara yönlendirilmesinin tek yolu etkin ve ucuz ilaç üretiminin teşvik edilmesidir. Bu amaçla, ruhsata aday ürünlerin ekonomikliği ön planda tutularak kaçak ilacın önüne geçilmelidir. Denetim mekanizmasının da çalışması bu anlamda kaçınılmazdır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın konu hakkındaki teşvik ve önlemleri etkili olacaktır.
4- Arıcı birliklerimizin kendi üyeleri içinde de OTOKONTROL sistemini geliştirmesi bir zorunluluktur. Arıcılarımızın hali hazırda denediği ve/veya kullandığı birçok bitkisel ve kimyasal karışımlar muhtelif dozda, muhtelif zamanda yapılan uygulamalarla arıların ölümüne sebebiyet vermektedir. Belki de il birliklerimizin tutacağı üye kayır sisteminde üyelerin uygulamaları ve arı ölümleri de kayıt altına alınmalı ve yıllık veri elde edilmelidir.
5- Nosema cerenae için bal ve peteklerin sonbaharda ve erken ilkbaharda soğuk şoklamaya tabi tutulması spor canlılığını büyük ölçüde düşürmektedir. N. cerenae’nin yanında özellikle soğuk geçen kış aylarının ardından mutlaka N. apis analizi yapılmalı ve tedavi uygulamalıdır.