Yaş meyve sebze sektöründe yapısal sorunlar çözüm bekliyor

Turkish Cargo’nun ev sahipliğinde gerçekleşen ve UTİKAD’ın da yer aldığı toplantıda; sektörün tarladan başlayıp, tüketicinin mutfağına kadar uzanan hikâyesi, tüm yönleri ile ele alındı. Çiftçi, sanayici ve hükümet üçgeninde kurulan denklemde, nelerin eksik olduğu ve beklentilerin ne yönde olduğu konuşulurken, söz konusu denklemin meyve ve sebze mamulleri sektörünün geleceğini nasıl etkilediği görüşüldü.

Turkishtime’ın dünyanın 126 ülkesine hizmet sağlayan, global hava kargo markası Turkish Cargo işbirliği ile düzenlemeye devam ettiği “Ortak Akıl Toplantıları”nın ikincisi 9 Ekim Çarşamba günü yaş meyve sebze sanayicilerinin buluşma noktası oldu. Prof. Dr. Emre Alkin’in moderatörlüğünde düzenlenen “Yaş Meyve Sebze ve Mamulleri Ortak Akıl Toplantısına’’; Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı Turhan Özen, UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı / Meyve Sebze Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, Ulusal Turunçgil Konseyi Başkanı Kemal Kaçmaz, Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Senih Yazgan, Frigopak Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Güçlü, Tat Gıda Sanayi A.Ş. Üretimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı / SALKONDER Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Turan, Kavaklıdere Şarapları A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı / Şarap Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali N. Başman, City Farm / ORGÜDER – Türkiye Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Ayhan Sümerli, Dimes A.Ş. Genel Müdürü Ozan Diren, Tekfen Tarımsal Araştırma Üretim ve Pazarlama A.Ş. Genel Müdürü Emrah İnce, Aroma A.Ş. Genel Müdürü Sefer Kılınç, Lider Grup Genel Koordinatörü Saadettin Altuntaş, Çekok Holding A.Ş. CEO’su Cevdet Çekok ve Turkishtime Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Özkan katıldı.

Kalkınmanın anahtarı; tarım

Toplumların kalkınmasında önemli rol oynayan tarım sektörünün önemi, küreselleşen ekonomik sistem, artan rekabet ortamı ve hızla değişen pazar şartlarının da etkisiyle giderek artıyor. Tarımsal üretimin önemli bir ayağını oluşturan yaş meyve sebze sektörü ise beslenmedeki önemi, ekonomik faaliyet olarak ele alınması yönünden vazgeçilmez alanlardan biri olarak yerini koruyor. Türkiye, üretime uygun verimli ve geniş tarım alanları, değişik bölgesel ekolojik çeşitliliği sayesinde meyve ve sebzelerin iyi koşullarda yetişebildiği dünyadaki ender coğrafyalardan biri konumunda yer alıyor. Bu anlamda Türkiye’de, hemen hemen her mevsimde ve her bölgede meyve ve sebze üretimi yapılabiliyor. Türkiye’de, 3,3 milyon hektar alanda 22,1 milyon ton yaş meyve üretimi ve 840 bin hektar alanda 30,7 milyon ton yaş sebze üretimi yapılırken, toplamda 4,1 milyon hektarlık alanda 52,8 milyon tonluk yaş meyve sebze üretimi gerçekleştirildiği görülüyor. (Türkiye İstatistik Kurumu – 2017)

Birçok meyve türünde dünyada en büyük üretici konumda olan Türkiye, yaş meyve sebze ihracatında da önemli bir yerde duruyor. Bu yılın ocak-ekim aylarını kapsayan dönemde Türkiye’nin yaş meyve sebze sektöründe 1 milyar 579 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiği görülüyor. Söz konusu ihracatta domates 232 milyon dolarla ilk sırada yer alırken onu 183 milyon dolarla kiraz/vişne, 171 milyon dolarla da limon takip ediyor. Yaş meyve sebzede Türkiye’nin vazgeçilmez pazarı olan Rusya, yaşanılan uçak krizine rağmen 486 milyon dolar ile ihracat yapılan ülkeler arasında birinciliğini koruyor. Rusya’yı 191 milyon dolarla Almanya, 126 milyon dolarla da Irak takip ediyor.

Üretim kadar marka yaratmanın da önemi artıyor

Yaş meyve sebze sektörünün içinde bulunduğu yapısal sorunlardan biri; küçük ölçekli alanlarda üretim yapılması, buna bağlı olarak girdi maliyetlerinin yüksekliği ve üretim planlamasının yapılamaması. Türkiye’de ölçeği 1 ila 20 dekar arasında olan parsellerin toplamı, ülkedeki toplam tarım alanının yüzde 60’ını oluşturuyor. Sektör temsilcileri ise böyle bir yapıda üreticilerin‘Üretim Birliği’ altında bir araya gelerek örgütlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Tarımsal üretim kadar sektörde marka yaratmanın da önemini vurgulayan sektör çevreleri, bugün işlenmiş ürünlerin markalı olarak ihraç edilmesinin önünü açacak, onların hammadde alımlarını daha uygun hale getirecek bazı önlemlere ihtiyaç duyulduğunu, sıfır teşvik dünyasının devreye girmesi durumunda, marka olmanın öneminin daha fazla artacağını dile getiriyor.

Soğuk zincir sisteminin tüm yaş meyve sebze sektöründe uygulamaya geçmesi gerektiği vurgulanırken, hem çiftçi hem de sanayicinin istediği ‘sözleşmeli tarımla’ da ilgili adımların atılması gerektiğinin altı çiziliyor. Tüm bu hamlelerin koordineli bir şekilde ve ortak bir paydada bir araya gelerek yapılması gerektiğine inanan sektör temsilcileri, uluslararası bir platforma duyulan ihtiyacı da dile getiriyor.

Yaş meyve sebze sektörünü geleceğe taşıyacak 10 parametre

Toplantıda, iç pazarı canlandıracak, ihracatı artıracak, sektörü dünyaya entegre edecek bir tablonun oluşabilmesi için sektör temsilcilerinin katılımıyla aşağıdaki 10 parametrede görüş birliğine varıldı.

1- Teşviklerin revize edilmesi

Verilecek olan desteklerin sürdürülebilir üretime yönelik stratejik bir kararla desteklenmesi gerekiyor. Bu konuda kredilendirme sistemlerinin çok ciddi bir denetim mekanizmasından geçmesi, teşviklerin kalite, verimlilik, çeşit ve maliyet açısından sanayinin gerek iç pazardaki büyümesine gerekse dış ticaretteki gücünü artırmasına olanak verecek bir şekilde yeniden yapılandırılması önem arz ediyor.

2- “Üretim Birliği” adı altında toplanılmasını sağlamak

Pestisitler yerine, Avrupa Birliği’nde “biyolojik preparatlar” yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmasına rağmen Türkiye’de biyolojik preparantların etiketlerinin sınırlı sayıda ürünlerde kullanılmasına izin veriliyor. Bu durum sektörü Avrupa pazarında rakipleri karşısında zayıf düşürüyor. Sektör bu işin çözümünü ise “Üretim Birliği” adı altında toplanmakta görüyor. Üretim Birliği kurularak mutlaka pestisit kullanımlarının tek bir elden yapılması gerektiği talep ediliyor.

3- Lojistik maliyetlerin aşağı çekilmesi

Yaş meyve sebze sektörüne dair ihracatın dolar bazında değeri kilo başına 0.61 dolar. Yaş meyve sebze, mal bedeli çok düşük ama hava taşımacılığına mutlak surette ihtiyaç duyan bir sektör. Bu noktada hava taşımacılığına dair maliyetlerin düşürülmesi, sektöre dış pazarda ihtiyaç duyduğu rekabet gücünü kazandıracak. Sanayiciler hava yolu taşımacılığına dair bir plan geliştirip, her iki tarafın da kazanabileceği bir noktada buluşulabileceğini düşünüyor.

4- Süpermarketler yasasının acilen çıkartılması bekleniyor

Meyve suyu gibi yaş meyve sebze pazarının da süpermarketlerin baskısından kurtarılması gerekiyor. Meyve suyu sektörü peşin olarak aldığı ürünleri, süpermarketlere verirken geri ödeme yöntemini süpermarketlerin inisiyatifine bırakmak durumunda kalıyor. Sektörün bu noktada hiçbir yaptırımı söz konusu değil. Bu konuya çözüm getirmesi adına süpermarketler yasasının acilen çıkartılması bekleniyor.

5- Zirai ilaçların kullanımı

İnovatif tarımsal üretim modeli üzerinde bir çalışma gerçekleştiren yaş meyve sebze sektörü, bu anlamda zorunlu zirai danışmanlık ofislerinin kurulmasını öneriyor. Bu hayata geçirildiği zaman üretici kaliteli üretim yapabilecek zirai ilacı ve gübreyi daha az miktarda ve doğru bir şekilde kullanabilecek, dolayısıyla ihracata giden ürün miktarı daha da artmış olacak.

6- Uluslararası bir platform kurulmasını sağlamak

Türkiye, rekabetçi avantajını Kuzey yarımkürede yitirmek üzere, bunun en belirgin örneği de kirazda görülüyor. Yıllık 600 bin ton kiraz üreten Türkiye, bunun 80 bin tonunu ihraç ederken, 55 bin-70 bin tonluk kiraz üretimi yapan Özbekistan, üretiminin 40 bin tonunu ihraç ediyor. Dolayısıyla sektör temsilcileri Türkiye’den bir uluslararası platform çıkartılması noktasında görüş birliğine varmış bulunuyor. Bu platformun Türk markası ile tüm dünyaya ihracat ve transit ihracat yapabileceği vurgulanıyor.

7- Küçük ölçekli üretimin ve ihracatın efektif hale getirilmesi

Dağınık ve küçük ölçekli bahçeler; sanayiye uygun cinste, yeterli miktar ve kalitede meyve tedarik edilememesine sebebiyet veriyor. Bu nedenle devletin elindeki birinci sınıf tarım alanlarının envanterinin çıkarılması ve meyveciliğin geliştirilmesi için atılacak adımlara ışık tutması amacıyla özel sektöre tahsis edilmesinin, kaliteli sanayiye yönelik meyve tonajını artırarak daha düşük maliyetle üretilmesini sağlayacağı düşünülüyor.

8- Sözleşmeli tarıma duyulan ihtiyaç

Yaş meyve sebze sektöründe fiyat dalgalanmalarından kaynaklı yaşanan zararlar, sözleşmeli tarıma duyulan ihtiyacı gözler önüne seriyor. Söz konusu fiyat dalgalanması olduğu sürece, ne üretici ne de sanayicinin memnun olmayacağı dile getiriliyor. Sektörde, bu dalgalanmanın önüne geçmek için yüzde 100 sözleşmeli tarım yapmak gerektiğine inanılıyor.

9- Ülke markası yaratmak

Sektörün uzak coğrafyalarda markalar oluşturması, tarımı sürdürülebilir halde kazanır duruma getirebilmek için önemli bir husus. Bugün işlenmiş ürünlerin markalı olarak ihraç edilmesinin önünü açacak, hammadde alımlarını daha uygun hale getirecek bazı önlemlere ihtiyaç duyuluyor. Sektör marka oluşturmak için bugün çabalamazsa, yakın bir vadede çiftçilerin ürünlerini de satamıyor duruma geleceği öngörülüyor.

10- Soğuk zincir sistemi tüm yaş meyve sebze sektöründe uygulamaya geçmeli

Tarladan tüketicinin masasına gelene kadar neredeyse yüzde 50 kayıpların söz konusu olduğu sektörde, bu kayıpların en aza indirilmesi için soğuk zincir sisteminin tüm yaş meyve sebze sektöründe uygulamaya geçmesi öneriliyor. Ürün zayiatını önlemek ve raf ömrünü uzatmak için üretim aşamasından tüketiciye sunuluncaya kadar soğuk zincir sistemine geçilmesi için geçmiş yıllarda bir fizibilite çalışması yapan temsilciler, bu anlamda sektörün tamamının soğuk zincirden geçerek pazarlara sunulması konusunda ısrarını sürdürüyor.

Bunları da beğenebilirsin
yorum Yap