“Türkiye’nin makinecileri 200’den fazla ülkeye Türk makinelerini ihraç ediyor”

Sektörünüz ve Türkiye özelinde değerlendirdiğinizde 2017 yılı birliğiniz açısından nasıl geçti?

Makine ve teçhizat yatırımlarının toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı ülkeden ülkeye değişiklikler gösterse de, dünya ekonomisindeki yavaşlamanın etkisiyle ortaya çıkan atıl kapasitelerin son dönemde yeni yatırımları olumsuz etkilediğini görüyoruz. Reel sektörün sabit sermaye yatırımlarındaki daralma da bu durumun bir göstergesi. Buna karşılık 2017 yılında uygulamaya koyulan yeni finansman olanakları, teşvik ve desteklerin etkileri yıl boyunca bu yönde önemli bir iyileşme yaşanmasını sağladı.

Bu iyileşmenin en olumlu etkilerinden biri de makine teçhizat yatırımlarındaki artış oldu. Bir süredir negatif seyreden makine teçhizat yatırımları, 3. çeyrek dönemi sonunda yüzde 15,3 oranında güçlü bir artış gösterdi. Hükümet tarafından makine teçhizat alanında yapılacak yatırımlara destek olunacağını açıklanmasıyla bu ivmenin 2018 yılında da devam edeceği görüşündeyim.

Küresel gerilimlerin ülkelerin ticari faaliyetlerine doğrudan etki ettiği 2017 yılında yaşadığımız tüm gelişmelere rağmen ihracatımızda hedeflediğimiz sonuçlara ulaşmayı başardık. Makine sektörü olarak 2017 yılında toplamda 14,8 milyar dolar makine ihracatı gerçekleştirerek, bir önceki yılsonuna göre yüzde 10,7 artış sağladık. Yılsonu itibarıyla makine sektörünün Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payı yüzde 10 oldu. En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında ilk sırada yer alan Almanya’ya olan ihracatımız yılsonunda yüzde 7 oranında artarak 2,2 milyar dolara taşındı.

Bu yıl içerisinde birliğiniz bünyesinde yaptığınız çalışmalar hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?

Makine İhracatçıları Birliği olarak, ihracatımızın artırılması amacıyla üyelerimizin desteklenmesi, sektöre dair bilgi akışı sağlanması, üyelerimiz ile iletişimin güçlendirilmesi, ulusal ve uluslararası temsil ve imaj yönetimi ekseninde çalışmalarımıza 2017 yılında da hız kesmeden devam ettik. Türkiye’nin makinecileri olarak bir yandan üye firmalarımızı desteklerken, yıl boyunca katıldığımız yurt içi ve yurt dışındaki fuarlarla da sektörümüzün marka algısına ve uluslararası rekabet gücümüze katkı sağladık. Özellikle iç pazarda yerli makine alımını teşvik edici faaliyetlerde de aktif bir performans sergiledik.

Makine Sektör Envanteri, Makine Sektörü Strateji ve Uygulama Planı, Verimlilik Temelli Kamu Destek Modeli Tasarımı ve Makine İmalat Sektörü Değerlendirmesi gibi çok önemli raporlar yayımlandık. Bu çalışmalarla sektörümüzün rekabetçiliğini belirleyen etkileri bir arada ve birbiriyle etkileşim içinde ele alarak gelecek vizyonumuzu çizdik. Özellikle ileri teknolojili ülkelerdeki uygulamaları analiz ederek, bize çıktı sağlayabilecek adımları belirledik. Bu raporlardan çıkan sonuçların önümüzdeki dönem için de sektörümüze önemli bir yol haritası olacağına inanıyorum.

2017 yılı hedef pazarlarımızda stratejik ağırlığımızı artırmaya yönelik çalışmalarımıza da ağırlık verdiğimiz bir dönem oldu. Her zaman yakın ilişkiler geliştirdiğimiz Almanya ile çalışmalarımızın odağına teknolojik işbirliği geliştirmeyi koyduk. Bu kapsamda Deutsche Messe Technology’nin kurucusu olduğu Teknoloji Akademisi ile üyelik anlaşmasına imza attık. Yaptığımız anlaşma ile Hannover’de bulunan akademide Endüstri 4.0 uygulamaları başta olmak üzere teknoloji alanındaki tüm eğitim ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanacağız. Teknoloji Akademisi, Almanya ve Çin’den sonra üçüncü ülke olarak Türkiye’de açılacak. Akademi, İstanbul’da faaliyete geçtiğinde ülkemiz açısından bir ilk gerçekleşecek. Bu modelin ülke olarak teknolojik gelişimimizi destekleyeceğini, bilgi ve deneyim paylaşımı noktasında sektörümüze çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum.

 Genel olarak 2018 yılından beklentiniz nasıl? Bu yıl için hedefleriniz ve genel stratejileriniz neler olacak?

Türkiye makine sektörü olarak üretim ve ticaret potansiyelimizle küresel pazarlardaki konumumuzu sürekli olarak yükselten bir dinamizme sahibiz. Bizler de yürüttüğümüz faaliyetlerle sektörümüzün uluslararası rekabetteki pozisyonunu güçlendirmek için çalışıyoruz. Türkiye’nin Makinecileri olarak Almanya, ABD, İngiltere, İtalya ve Fransa gibi gelişmiş pazarlar başta olmak üzere 200’den fazla ülkeye Türk makinelerini ihraç ediyoruz. İhracat hacmimizi desteklemek için gelişmiş pazarlarla olan kuvvetli bağlarımızı sürekli geliştirirken iş ortaklarımız için güvenilir partner olmayı sürdürüyoruz.

Sektörümüz son 10-15 yılda büyük bir aşama kaydetti. 2006 yılında 6,5 milyar dolar olan toplam ihracatımız, 2017 yılsonunda 14,8 milyar dolara yükseldi. Önümüzdeki dönemde dünya ekonomisinde yaşanan büyümenin, petrol ve emtia fiyatlarındaki artışın makine alandaki yatırımları hareketlendirerek makine talebini arttıracağını düşünüyoruz. Bu fırsattan en verimli biçimde faydalanabilmek için üretime ve insan kaynağına yatırım yapmaya devam edeceğiz. 2018 yılında ana hedefimiz stratejik hedef pazarlarımızla ilişkilerimizi sağlamlaştırarak Türkiye ekonomisi için değer üretmek olacak.

Sektörel olarak baktığınızda bu yıl bizi nasıl gelişmeler bekliyor?

Geçtiğimiz yılsonunda elde ettiğimiz başarılı sonuçlar sektör olarak yeni yılda beklentilerimizi yükseltmemizi sağladı. 2018 yılında ekonominin aynı istikrarla işlemesi için yapısal reformların hayata geçirilmesinin yanında eğitim ve teknolojiye öncelik verilmesi, yatırımcılar açısından istikrarlı bir iş ortamı sağlanması, ihracatçılarımızın finansman sorunlarını çözmek için somut adımlar atılması ve ihracat teşviklerinin çeşitlendirilmesi büyük önem taşıyor. Bu konularda kaydedeceğimiz gelişim, ekonomik performansımıza ve ihracat rakamlarımıza da olumlu yansıyacaktır.

Sektörümüzde ekonomik performansımıza katma değer sağlayan önemli alanlardan biri de tarım makineleri. Özellikle son yıllarda artırılan teşviklerle tarım önemli bir atılım yaşadı. 2018 yılında tarım sektörüne uygulanacak desteklerin tarım makineleri alanında ciddi fırsatlar yaratacağını öngörüyorum.

 

 

Bunları da beğenebilirsin
yorum Yap